9 Temmuz 2016 Cumartesi

Kitabevi Gezilerim Ve Beğendiklerim (Haziran+Temmuz)

Uzun bir aradan sonra burdayım ve harikayım çünkü bu yazı  bir anda aklıma geldi ve yazmak için bekleyemedim...




Öncelikle,arefe günü Ankara'daydım ve talan ettim Kızılay'ı fjsdjfhj Daha önce Tuna'daki D&R gitmiştim,o yüzden tekrar gitmek yerine daha çok gezdim.Ankara'da 2 kitabevi gezdim,Kayseri'de D&R'a ve bir de sahafa girdim,oradaki gözlemlerim ve ilgimi çeken kitapları sizlerle paylaşmak istedim.Ankara'dakilerle başlayalım.





DOST KİTABEVİ

Ankara'lı her bookstagramın burada fotoğrafı var,benim de dahil djfsdhfj (fotoğraf) Neyse,Kayseri'de böyle güzel kitabevleri olmadığı için,ağzım açık dolaşmış olabilirim ama eminim İstanbul'da daha büyük ve güzelleri vardır.Neyse,kitabevi,kitapları edebiyatlara ayırmıştı,ne bileyim Latin Amerika Edebiyatı,Fransız Edebiyatı vs. Bu benim ilgimi çeken ilk şeydi.Çoook fazla kitap vardı,başım döndü biraz sjfhdjf Yanımda yakın arkadaşım vardı,bana farklı tarz kitaplar önerdi,çünkü hep aynı tarz okuyorum ve ben de sıkıldım jghfjhg Bu arada,ben eski şeylere bayıldığımdan,plaklar kısmında 1 saat geçirdik.Aşağı katta ingilizce kitaplar vardı,başka dillerde basit dille yazılmış kısa hikayeler olan kitaplar da vardı,belki göz atmak isteyebilirsiniz.Şimdi,burada beğendiğim kitaplara geçelim:




1-Koku

Arkadaşımın aşık olduğu bir kitap kendisi,bende de merak uyandırdı.Zaten Olgunlar'dan aldım djhsf  Arka kapak yazısını alta bırakayım bari.


Patrick Süskind'in, Almanya'da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan 'Koku' adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çok satarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransası'nda geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka'da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.



2-Erken Kaybedenler



Kapağı,konusu ilgimi çeken bir kitaptı.Param olsaydı alırdım ama yanımda çok para yoktu.Gerçi öyle pahalı bir kitap değil ama daha sonra alırım,elimdekiler bitsin dfjhsdjf Neyse,kitap değişik geldi,biraz arka kapak yazısı dolayısıyla.Bu tarz kitap okuduysam da az okumuşumdur herhalde.Aşağıya bırakıyım arka kapak yazısını.

AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz...
Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar...

"Dizinin dizime değişi, Handan'ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle..."
Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi...

Erken Kaybedenler... Yoldan çıkmış bir neslin manifestosu...



3-M Treni

Trenleri ilginç bulduğum için ve kitap harika göründüğü için ilgimi çekmişti.Arka kapak yazısı da beni meraklandırdı açıkcası.Bu kitabı da almadım ama belki göz atarsanız diye buraya bırakıyorum.


"Oğlan büyüdü, baba öldü, kız benden uzun, kötü bir rüyadan dolayı ağlıyor. Lütfen sonsuza dek kalın, diyorum tanıdığım şeylere. Gitmeyin. Büyümeyin."

Çoluk Çocuk ile bizi fena halde hazırlıksız yakalayan Patti Smith, "hayatımın yol haritası" olarak tanımladığı M Treni'nde zihninin derinliklerine doğru bir tren yolculuğuna çıkıyor.

Patti Smith anılarını, hayal dünyasını, bir bardak koyu kahveden ya da bir Murakami satırından aldığı hazzı bir araya toplayıp kelimelerle tutturuyor. "Kaybedip bir daha bulamadıkları"nın yerini yine kelimelerle dolduruyor. "O gamsız balona, dünyaya inanıyorum" diyen koca ruhlu bir sanatçının hayata yazdığı bir aşk notu M Treni.



4-Glow


Bunu birinde daha görmüştüm ama yazayım dedim.İlginç görünüyor yani güzel mi bilmem ama ilginç ve gizemli geldi bana.Kitaplarımı bitirince almayı düşünüyorum bunu da.

Bir günü 25 saat olarak algılamasına sebep olan tuhaf bir rahatsızlıktan mustarip Londralı bir genç, korsan radyo istasyonunun vericisini korumakla görevli bir teriyer, güzelliği uyuşturucu kadar etkili -ve tehlikeli- genç bir kadın, birdenbire Londra sokaklarında beliren tilkiler, gün ortasında sokakta Burmalı avlayan beyaz minibüsler, karanlık amaçları olan bir maden şirketi ve tüm bunların birleştiği yerde, Güney Londra'nın eğlence hayatına sağlam bir giriş yapan gizemli uyuşturucu GLOW.


5-Lontano


Bu kitaba arkadaşım bakıyordu,öyle aman bakayım diye elime almamıştım.Arka kapağını okuyunca ilgimi çekmişti.Kapağını beğenmedim pek,neden bilmiyorum.Aslında çok açıklayıcı bir arka kapak yazısı yok ama ilginç yani.Bunu arkadaşıma hediye aldım,öyle fjdfhgfd

Jean-Chrıstophe Grangé'den Kongo-Fransa-Belçika üçgeninde tüyler ürpertici, soluk soluğa bir kovalamaca.

Onlar ölümsüzlüğün sırrına vâkıf olanlardı. İntikam hissiyle yanıp tutuşan, kötülüğün öncüleriydi. Zamanın ve mekânın ötesine geçebilenlerdi. Afrika'nın derinliklerinden getirdikleri Kara büyüleriyle aklın sınırlarını aşanlardı.




Şimdi biraz Olgunlar'dan bahsedeyim.Aslında kitabevi değil de sokak sahaflarının olduğu bir yer yani.4- 5 tane tezgah var felan.İlk defa gitmedim buraya.Kitaplar çooook uygundu ama çok bir şey almak istemedim -Annem kızıyor- Oradan Senden Sonra Ben,1984 ve Koku'yu aldım,gerçi SSB'yi arkadaşım aldı ben de ona Lontano'yu aldım.Burada fazla ilgimi çeken kitap olmadı,o yüzden burayı fazla uzatmıyorum...



Kayseri'deki D&R maceram çok uzun değil,kuzenlerimle girmiştim,bazı kitaplarda %25 indirim vardı.Birkaç gün önce gittim zaten.Orada ilgimi çekenler oldu,her zamanki gibi.Buraya büyük kuzenimin klasik önerilerini de koyacağım,belki ilginizi çeken olur.


1-Yapay Düş

KAPAĞI ÇOK GÜZEL VE KONUSU DA İLGİNÇ! Yani almak isterdik işte ama...Neyse.Kapağındaki yazı olsun,arka kapak yazısı olsun çok güzel,umarım kitap da güzeldir.Ben koyayım kapak yazısını,siz karar verin.

Mükemmel bir geçmişe sahip olabilirsiniz, tabii ki bedelini öderseniz.

Gelecekteki Dünya'ya Huzur Hâkimdir.
EllaShephard, hayatını özel yeteneğini kullanmaya adamıştır: Annesi tarafından geliştirilen bir teknoloji sayesinde insanların rüyalarına ve hatıralarınagirip bu sayede başkalarına, mutlu anılarını tekrar yaşamaları için yardım eder.

Ancak, Her Şey Göründüğü Gibi Değildir.
Ella, görülmesi imkânsız şeyler görmeye başlar: Ölmüş babasının hayalini, güvenemeyeceği kişiler hakkında uyarıları… Hükûmet, Ella'yı isyancı bir grubu izlemesi ve yeteneğini kullanarak isyancıların hatıralarını deneyimleyip değiştirmesi için görevlendirir. İsyancıların lideri,Ella'ya eskiden birbirlerine âşık olduklarını söyler. Ancak, Ella bu adamı daha önce hiç görmemiştir. Bu da sadece tek bir anlama gelebilir...

Birileri, Ella'nın Hatıralarını Değiştirmiştir.
Ella'nın yeteneği, yozlaşmış bir hükûmeti devirecek ya da büyümeye başlayan bir isyancı grubu bastıracak düzeydedir. Varlığından haberdar bile olmadığı bir savaşı durdurmaksasadece onun elindedir. Ancak, biri Ella'nın zihnine girdiyse artık kendi hatıralarına, düşüncelerine ya da hislerine güvenemeyecektir.
Peki, Kime Güvenebilir?




2-Silinmeyen

Ben gizem,katil,cinayet terimi olan şeylere ilgi duyduğumdan,şöyle bakmıştım kitaba.Abartılacak bir şeyi yok aslında ama ilgimi çekmişti.Öyle koyayım dedim.

Göçmenlik Dairesi'nin sorumlusu oturma odasında ölü bulunduğunda, kimse çocuğu olmayan bir çiftin evinde küçük, esrarengiz parmak izlerine rastlamayı beklemiyordu. Davanın başına zeki, genç ancak duygusal yönden buz gibi olan Jana Berzelius getirilir. Jana sağlam iradeli, mesafeli ve anlaşılmazdır. Ta ki çocuk ortaya çıkana kadar…

Birkaç gün sonra ıssız bir sahil şeridinde, onu ve esas kurbanı öldüren cinayet silahıyla birlikte bir erkek çocuğunun cesedi bulunur. Berzelius davayla daha da yakından ilgilenmeye karar verip otopsiye girer ve çocuğun delik deşik edilmiş küçük vücudunda tanıdık bir şeylere rastlar. Çocuğun etine kazınmış harfler, Jana'yı korku dolu, karanlık geçmişine götürür. Saklı geçmişini korumak için bu cinayetlerin arkasındaki şüpheliyi polisten önce bulmak zorundadır. İsveçli yazar Emelie Schepp, tüyler ürpertici üçlemenin ilk romanı Silinmeyen'de okuyucuyu gizemli ve unutulmaz Jana Berzelius ile tanıştırıyor.


3-Kutudaki Eller

Kitabın arka kapak yazısı yorumlardan oluşuyor,bu biraz sinir bozucu.Kitabın adı ve kapağı biraz ilgincime gitti.Koyayım,belki ilginizi çeker dkfjsdkf


"Konu, hastalıklı takıntılar, dengesizlik ve kötücül tesadüfler ise Ruth Rendell'i hiç kimse geçemez."
Stephen Kıng

"Eğer Ruth Rendell'i tanımıyorsanız, bugüne kadar yazdığı altmıştan fazla kitaba hiç denk gelmemişseniz o zaman tebrikler! Elinizdeki bu kitapla beraber okuma dünyanız fazlasıyla zenginleşmek üzere!"
Los Angeles Tımes

"Rendell, arkadaşı P.D. James ile beraber, geleneksel İngiliz polisiye romanlarına psikolojik derinlik katıyor."
The Washıngton Post

"Müthiş... Essex'li kız elli sene sonra banliyölerin yenilmez polisiye kraliçesine dönüştü."
The Sunday Tımes



Kuzenimden Bana Önerilen Klasikler:


1-Gurur Ve Önyargı

Kuzenim Bay Darcy diye başladı öyle güzel anlattı ki jfhdjf Neyse D&R ' da değişik bir kapağını gördüm,yan y-tarafa koyarım.Aslında konusuna felan gerek yok,adı olayı özetliyor jddhsjf KESİNLİKLE ALACAĞIM,KENARA YAZIYORUM BUNLARI.Kitap aşk kitabı,bunu belirteyim yani romantik sevmiyorsanız okumayın.

Kitabı anlatması acayip karışık,anlaması da djfshdjf O yüzden direk alın okuyun,okuyacaksınız.Alta bırakıyorum,bu basımının arka kapak yazısını.

Jane Austen'ın cesaretini ve hiciv yeteneğini gözler önüne seren bu roman, 19. yüzyıldaki sınıfsal farklılıkları ve kadınların hapsedildiği ataerkil bakış açısını bir ailenin yaşamı üzerinden analiz ediyor. Gurur ve Önyargı'nın önemi, yazarın gözlem gücü ve ironisinin bir sonucu olarak toplumsal tüm eleştirileri bir aşk hikâyesinin arkasına gizlemeyi başaran kurgusudur. Okur, Darcy ile Elizabeth arasındaki ilişkinin izlerini sürerken taşralı aileler ve soylular arasındaki uçurumların boyutlarıyla da yüzleşir. Aynı zamanda ruhban sınıfındaki kişilerin ne ölçüde yozlaşabileceğine dair ipuçlarıyla karşılaşırız. Gurur ve Önyargı, kadınların evlilik konusunda söz söyleme ve miras hakkına karşı yazılmış değerli bir eleştiridir. Romandaki "kız kardeşlik" kavramı ve kardeşler arasındaki dayanışma, Jane Austen'ın, İngiliz Edebiyatı'nın önemli feminist kadın yazarlar arasında gösterilmesinin nedenlerinden biridir.

2-Sefiller


Ben bu kitabı sınav için okumuştum -sınavdan 30 aldım- o yüzden pek zevk almamıştım ama yani konusu ilginç bir kitap,kuzenimin de sevdiği bir kitap yani.Ama kısa olanını okumanızını tavsiye etmem,özet gibi çünkü.Arka kapak yazısı:

Ateşli bir yurtsever olan Victor Hugo'nun yirmi yıllık sürgünü sırasında yazdığı ve Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olarak kabul edilen Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Yoksul bir köylü olan Jan Valjean, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı bir somun ekmek yüzünden kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunmuştur. Başarılı olduğu bir kaçışın ardından kurduğu yeni hayatında, Valjean'ın gizlediği geçmişten şüphelenen detektif Javert'in konuya dahil olmasıyla yeniden kürek mahkumu olan Valjean birkaç yıl sonra hapisten kaçtıktan sonra teslim olmadan önce sakladığı -namusuyla kazanılmış- paralarını alır, eski bir fahişe olan Fantiana'nın kızı Cosette'i bulur ve bir manastırda bahçıvan olarak çalışmaya başlar.

3-Genç Werther'in Acıları

KİTABI ÖYLE BİR ANLATTI Kİ MERAK ETTİM YANİ KSFKJDD Dramatik bir kitap sanırım.Yine bir aşk kitabı,dikkatinizi çekerim. Goethe'nin hiç kitabını okumadım ama en kısa zamanda okumak istiyorum.


Evrensel boyutlara ulaşmış ünüyle bugün dünya edebiyatının en büyük yazarlarından biri sayılan Goethe, henüz yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther'in Acıları'nda, kısa bir süre önce Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat dünyasına, karşılıksız aşkıyla intihara sürüklenen "Romantik kahraman"ı armağan eden bu büyüleyici mektup-roman, şiirselliği ve yaşama tutkulu bakışıyla okuyucuları mıknatıs gibi kendine çekmişti. Almanya'da bütün gençliği etkisi altına alan romanın, birçok intihara neden olduğu, Werther'in giydiği mavi frak, sarı yelek ve çizmelerin döneminde moda yarattığı, Napoléon'un bile kitabı sürekli yanında taşıdığı söylenir.
Son derece duyarlı ve tutkulu bir genç ressam olan Werther'in, düşsel dostu Wilhelm'e yazdığı mektuplardan oluşan Genç Werther'in Acıları, edebiyatta akılcılığın yerini alan duygusallığın bir başyapıtıdır.



Bu yazının da sonuna geldik dostlarım jdhjf Gelecek yazılarda görüşmek üzere!










Share:

0 yorum:

Yorum Gönder